fbpx

Aşk hikayesi

kısa bir aşk hikayesi:


Kayıp Mektuplar

Melis, büyükannesinin eski evini düzenlerken eski bir sandık bulmuştu. Sandık, zamanla yıpranmış ve paslanmıştı ama içinde ne olduğunu merak etti. Kapıyı güçlükle açtı ve içinde sararmış mektuplarla dolu bir yığın buldu.

Mektupların en üstündekini eline aldı ve okumaya başladı. Mektup, “Sevgili Ayşe” diye başlıyordu. Melis, büyükannesinin adını görünce heyecanlandı. Yazılar, büyük bir aşktan bahsediyordu. Mektuplar, dedesi Hasan’dan geliyordu ama Melis bir detay fark etti: Mektupların bir kısmı dedesinin ölümünden sonra yazılmıştı.

Melis şaşkınlıkla diğer mektupları okudukça, büyükannesinin aslında Hasan öldükten sonra da onunla konuşmaya devam ettiğini öğrendi. Ayşe, her yıl dönümlerinde Hasan’a mektup yazıyordu. Bu mektuplar, onun için bir teselli, bir hatıraydı.

Son mektup, Melis’in gözlerini doldurdu: “Hasan, senin yokluğun bu dünyayı eksik bir yer haline getirdi. Ama biliyorum, bir gün yeniden karşılaşacağız. O zamana kadar, seni hep seveceğim.”

Melis, mektupları okudukça büyükannesinin sevgisinin ne kadar derin olduğunu daha iyi anladı. O an, aşkın zamandan ve mekândan bağımsız olduğunu fark etti.

Ertesi gün, büyükannesini ziyarete gitti. Ona mektupları bulduğunu söylediğinde, Ayşe hafifçe gülümsedi ve Melis’in elini tuttu. “Gerçek aşk, insanın içinde bir iz bırakır,” dedi büyükannesi. “O izi taşımak, hayatın en güzel armağanıdır.”

Melis, büyükannesine sarıldı. O günden sonra, büyükannesinin aşk hikâyesini kendi hayatında bir rehber olarak gördü ve aşkın değerini daha derin bir şekilde anlamaya başladı.


Ana Sayfa